CES Metalurji VE Malzeme
28 Mart 2024 Perşembe
DENEY YAPILIŞI TEORİK BİLGİ
1.DENEYİN AMACI
Bu deneyde incelenmek istenen
malzemeden alınacak olan numunenin özellikleri, elde edilme şekli, numune
alınırken ve zımparalama aşamasında dikkat edilmesi gereken konular ele
alınacaktır.
2.TEORİK BİLGİ
Metallerin/genel olarak tüm
malzemelerin içyapısını inceleyen bilim dalı ya da; malzemenin içyapısını
inceleme yollarını gösterme, iç yapıyı inceleme, değerlendirme ve daha ileri
neler yapılabileceğini söyleme bilimi (bilim dalı) metalografi olarak adlandırılır.
Malzemelerin performans ve
özellikleri metalografi ile incelenen yapıları ile kontrol edilir. Metreden,
mikron altı büyüklüğe kadar bir alanda disiplinler arası geniş aralıkta
çalışılır ve metalografi ile;
ü malzemenin
tarihçesi/hikayesi
ü özellikleri
ü gelecekte
uygulanabilecek işlemler ortaya çıkarılabilir
ü Metalografik
karakterizasyon; (yapı ve özellikler arasındaki ilişkiden dolayı),
ü malzemelerin
gruplandırılması,
ü kalite kontrolü,
ü proses kontrolü ve
ü hasar
analizlerinde kullanılır
Metalografinin iki
yönü vardır:
Eylem yönü: Numune hazırlama yönü,
Düşünce yönü: Mikroyapı (yapı)
inceleme ve değerlendirme
İki tür inceleme
yapılır:
a) Makroyapı (makroskobik inceleme)
b) Mikroyapı (mikroskobik inceleme)
Makroskobik İnceleme: Büyük boyutlu
numunelerde, göz ya da büyüteçle yapılır (50 X’den daha düşük büyütmelerde
yapılan inceleme)
Mikroskobik İnceleme: Optik veya
Stereo Mikroskop kullanılarak yapılır.(50X ve daha yüksek büyütmelerde yapılan
inceleme)
Numune Seçimi
Metalografik incelemenin esası ve
başarısı uygun numunenin alınmasına bağlıdır.
Alınan numunenin bir değer
taşıyabilmesi için, numunenin her yönden (fiziksel, kimyasal bileşim
yönlerinden) esas malzemeyi tam olarak temsil etmesi gerekir. Ana kriter,
numunenin inceleme amacına uygun olmasıdır; yani numune, genel mikroyapı
incelenmesine veya sadece bir veya birkaç belirlenmiş parametrenin (tane
boyutu, kırılma veya çatlama türü vb.)
incelenmesine imkan verecek şekilde
alınmalıdır.
Ayrıca incelemenin mahiyetine göre
esas malzemenin kenar ve ortasından, ince ve kalın yerlerinden bozuk ve sağlam
kısımlarından ayrı ayrı numune alınmalıdır.
Özelliklerin yönle değişmediği
(izotropi) kesin olarak biliniyorsa veya incelenecek parametre için tek bir yön
yeterli ise, bir kesitten numune alınması uygun olabilir.
Çoğu durumda, malzemelerin
özellikleri (yapıları) yöne bağlı olarak değiştiği için (anizotropi) iki veya
üç doğrultuda (genişlik, kalınlık ve uzunluk yönlerinde) kesit hazırlanması
gerekir.
Numune Alma
(Kesme)
İncelenecek mikroyapı elemanlarına
göre, malzemenin neresinden ne tür bir numunenin alınacağı tespit edildikten
sonra uygun bir kesici aletle numune kesilir ya da kırılır. Kesik yüzeyde
genellikle bir miktar hasar oluşur, ancak bu hasarın boyutu minimize
edilebilir. Hasar derinliği kullanılan teknik ve kesilen malzemeye bağlı olarak
değişir. Bu maksatla testere, torna, oksiasetilen torku, kesici taş, çekiç gibi
alet ve cihazlar kullanılabilmekle beraber çoğu kesme işlemleri sırf bu iş için
geliştirilmiş kesme makinelerinde (düşük veya yüksek hızlı) yapılmaktadır.
Her durumda, kesme veya koparma
esnasında malzemede en az yapı değişikliğinin meydana gelmesi sağlanmalıdır.
Prensip olarak kesme işlemi numunede en az ısınma ve en az deformasyon meydana
getirmeli malzeme kaybını minimumda tutmalıdır.
Büyük boyutlu hasarlı parçalardan
incelenmek istenen alanı içeren bir kesit yakma işlemi ile alınır. Yakarak
kesme kesilen bölgeden itibaren önemli bir mesafede yapı değişimine neden olur,
bunun için yakma ile kesilen bölge incelenmek istenen bölgeden çok uzak
olmalıdır. Elle tutulabilen küçük boyutlu numuneler metalografi
laboratuarlarında bulunan makas, şerit testere, aşındırıcı disk ile
kesilebilir.
Aşındırıcı disk
yardımı ile kesme
Aşındırıcı (abrasiv) ile kesme
mikroskobik ve diğer malzeme incelemelerinde en yaygın kullanılan kesme
metodudur. Kolay, doğru ve ekonomiktir. Kesme yüzeyinin kalitesi diğer kesme
yöntemleri ile karşılaştırıldığında süperdir ve müteakip işlem adımları daha
azdır. Çok geniş bir aralıkta sertliğe sahip malzeme kesimine uygundur. Bu
makineler harcanır (sarf) ve harcanmayan (sarf olmayan) kesici diskler
kullanır.
Sarf aşındırıcı
diskler
1. Yumuşak diskler
2. Sert diskler,
olmak üzere iki gruba ayrılır
Bu terimler aşındırıcı tanelerin
sertliği ile ilgili değil diskin nasıl hasara uğradığı ile ilgilidir. SiC ve
Alumina sertliği birbirine çok yakındır (SiCMohs skalasında 9.4, aluminanın ise
9.0 dur). Sert ya da yumuşak terimi bağlayıcıdaki mevcut porozite miktarını
gösterir. Sert kesme diskleri aşındırıcı tanelerini yumuşak disklerden daha iyi
tutarlar. Yumuşak kesme diskleri sert, kırılgan malzemeleri kesmek için
kullanılır, çünkü yumuşak bağlayıcı koptukça yeni keskin aşındırıcı taneleri
sağlanmış olur. Sert bağlayıcılı kesme diskleri, yumuşak ve sünek malzemelerin
kesme işlemi için kullanılmaktadır.
Uzun ömürlü
aşındırıcı kesme diskleri
Elmas ya da CBN (kübik bor nitrür)
malzemeden yapılan disklerdir. Elmas/CBN
kesme disklerinin ömürleri,
aşındırıcı parçacıkların çok yüksek olan sertliği ve bu parçacıkları tutan
bağlayıcının dayanıklılığı dolayısı ile oldukça uzundur. Metal diskin sadece
dış çevresinde ince bir aşındırıcı tabakası yerleştirilmiştir. Elmas ya da CBN
bir metal diske metal ya da reçine bağlayıcı ile tutturulmuştur.
Kalıplama
İki şekilde numune kalıplanabilir;
1. Sıcak ve basınç
altında kalıplama (bakalite alma)
2. Soğuk kalıplama
Sıcak ve basınç
altında kalıplama
Toz halinde polimerik esaslı
malzeme kullanılır, termoset ve termoplastik olmak üzere iki türdür. Numune
yüzeyi alttaki şekilde görüldüğü gibi kalıp yüzeyi ile temas edecek şekilde
yerleştirilir ve üzerine polimerik toz dökülür.Kalıbın ağzı kapatılır ve yük
uygulanarak (17-28 MPa) 150-160 oC’de pişirilir. Kalıplama parametreleri (sıcaklık,
basınç, süre) seçilen polimerik malzemeye göre değişir. Soğuk kalıplamaya göre
elde edilen kalıbın sertliği ve kalitesi daha iyidir (özellikle otomatik
hazırlamada önemli), kalıp çapı kesin toleranslar içinde kalır
Soğuk kalıplama
Basınç altında ve sıcak kalıplama
sıcaklıklarında özellikleri değişebilen malzemelere uygulanan ve seri numune
hazırlanmasına imkan veren bir yöntemdir. Vakum altında kalıplama yapımına
uygundur. Her şekilde kalıp hazırlanabilir ve bir defada çok sayıda numune
hazırlamak mümkündür ancak kullanılan reçineler sıcak kalıplamadakilerden daha pahalıdır.
Soğuk kalıplamada iki sıvı ya da
bir sıvı ve bir tozdan oluşan karışım kullanılır. Bunlardan bir tanesi reçine
(polimerik esaslı) diğeri ise sertleştiricidir. Reçine ve katılaştırıcı uygun
oranlarda karıştırılmalıdır. Aksi takdirde kalıp sertleşmez.
Kullanılan reçineler: epoxy,
polyester ve acrylic’dir. Katılaşma süresi dakikalardan saatlere kadar
ulaşabilir. Acrylicte katılaşma süresi 10 dakika iken epokside 4-6 saattir.
Kalıplama işlemi sonrası;
Numune deformasyonsuz ve hasarsız
olmalı
Numunede hiçbir yapısal
değişiklik olmamalı
Uygun bir kenar düzgünlüğü
sağlanmalı
Yaygın dağlayıcılara dirençli
olmalı
Birçok uygulamada, polimer tozuna
başka ilaveler de yapılmaktadır (uygulamada, bu ilaveler üretici firmalarca
yapılmış haldedir). Bu tür katkıların yapılması şu faydaları sağlar:
İletkenlik sağlanır (iletken
metal tozları ile),
Bakalitin sertliği artırılır
(numune ile aynı hızda aşınması istenir,
Kenar etkisi (kenarlardaki netlik
bozukluğu) azaltılır.
Numunelerin
kodlanması (markalama)
Numune sayısının çok olduğu
çalışmalarda ya da arşivlemek için numune üzerine gerekli
notlar titreşimli kalem ile
yazılmalıdır.
Mekanik
Zımparalama
Numunenin yüzeyinde, kesmekte
kullanılan aletin izleri bulunur, ayrıca kesme esnasında numunenin yüzeyi bir
miktar deforme olur. Numuneyi orijinal yapı temsil ettiğinden toplam
deformasyona uğramış tabakanın kaldırılması gerekmektedir. Bu nedenle numuneler
kesildikten ve kalıba alındıktan sonra, mikroskobik inceleme için zımparalama
ve parlatma işlemine tabi tutulurlar.Zımparalama ve parlatma işleminin temel
amacı, yüzey pürüzlülüğünü azaltmak suretiyle, ışığı iyi yansıtan bir yüzey
elde etmektir.
Zımparalama ve parlatma işlemleri
çeşitli kademeleri içerir ve aşındırıcılar yardımı ile yapılır. Her kademede
bir evvelki kademede kullanılan aşındırıcılardan daha ince aşındırıcılar
kullanılır ve böylece her kademenin numune yüzeyinde oluşturduğu deformasyon
miktarı minimum seviyeye indirilir.
Aşındırıcılar;
Sert olmalı ve kesme özelliğini
uzun sure koruyabilmeli
Keskin olmalı ve sert malzemeleri
koparmak yerine tamamamen kesebilmeli.
Zımparalama
Manuel ya da otomatik olarak sulu
ortamda yapılır. Zımparalamada kullanılan aşındırıcılar; SiC (en çok
kullanılan), Al203, B4C ya da elmastır. Aşındırıcılar kağıda tutturulmuşlardır
(elmas dışında), bunlar disk, plaka ya da bant şeklinde olabilir. Zımpara
kağıtları birim alandaki aşındırıcı partikül sayısına göre numaralandırılmıştır.
Partikül boyutu küçüldükçe birim alandaki partikül sayısı artar ve zımparanın
nosu yükselir.
150 numaralı zımparalamaya kadar
olan zımparalarla yapılan işlem kaba zımparalama, daha ince zımparalarla
yapılan işlemler ince zımparalama adını alır. Zımparalama işlemine
testere ile kesimden sonra 80, aşındırıcı disk ile 180, tel erozyon ve düşük
hızda elmas ile 320 ya da 400 gritten başlanabilir.
Otomatik cihazlar dışında, el ile
zımparalama yapıldığında;
numunenin her bir zımparanın
yüzeyine üniform basmasına,
yüzeyde sadece o zımparaya ait
çiziklerin bulunmasına,
bu çiziklerin tek bir doğrultuda
olmasına,
numunenin zımparaya tek yönlü
olarak sürülmesine,
işlemin akan su altında
yapılmasına,
zımpara değiştirirken numunenin,
ellerin ve zımparanın iyice yıkanarak bir sonraki adıma kaba zımpara tozunun
taşınmamasına ve
sonraki zımparanın 90o dik doğrultuda
uygulanmasına dikkat edilmelidir.
Zımparalama sırasında, numunenin
uzun süre ıslak bırakılmasından kaçınılmalıdır. Belirli bir zımparadaki
zımparalama süresi, bir evvelki zımparalama esnasında meydana gelen çizikleri
tamamen yok edinceye kadar geçen süredir. Zımparalama esnasında numune yüzeyinde
oluşan çizikler ve deformasyon tabakası bir sonraki zımparalama ile ortadan
kalkar.
Şekilde el
testeresi ile kesilmiş numunedeki yüzey durumu ve müteakip zımparalama
kademelerinin bu bölgeye etkisi (A, B, C tabakaları kesme sonucu deformasyona
uğrayan bölgeyi ve D orijinal içyapıyı göstermektedir).
3.DENEY
MALZEMELERİ VE EKİPMANLARI
1.Hassas Kesme
Cihazı: Küçük
ebatlı parçalardan numune çıkarma işi direk olarak numune kesme tezgahlarıyla
yapılır, ancak incelenecek olan parça ebadı büyüdükçe talaşlı imalat
yöntemlerinden faydalanılır.
2.Bakalite Alma
Cihazı: Küçük
ebatlı numuneler ve çabuk aşınan numunelerin düzgün (yüzeye paralel) bir
şekilde zımparalanması ve mikroskop üzerine yerleştirilebilmesi için bu
numuneler 120-180°C civarında 5 dakika kadar süren bir işlem sonucunda bakalite
alınır.
3.Zımparalama ve
Parlatma Cihazı: Metalografik
numunelerin otomatik veya manuel olarak hazırlanması için kullanılır.
4.DENEYİN YAPILIŞI
İncelenmek istenen demir esaslı
veya demirdışı malzemeden numune kesilir.
Tasa tutularak çapaklar alınır,
Bakalite alma yöntemiyle
kalıplanır,
Taslama ile bakalitin kenarları
yuvarlatılıp ve numune markalanır,
Sıra ile 80,120.240, 400, 600,
800,1000 ve 1200 numaralı zımpara kağıtlarıyla zımparalama yapılır,
Zımparalama kademesinden sonra el
ve numune bol su ile yıkanır.
6. DENEY RAPORU
§ Deneyi kısaca
özetleyiniz.
§ Sıcak ve soğuk
kalıplamanın farklarını ve kullanım alanlarını belirtiniz.
§ Zımparalama
yaparken dikkat edilmesi gereken hususlar ve karşılaşılabilecek problemleri
belirtiniz.
7.KAYNAKLAR
1., Prof. Dr. Fazlı Arslan,
Metalografi Laboratuvarı Deney Föyü
2.Prof. Dr. Sakin ZEYTİN-Doç. Dr.
Akın AKINCI-Yrd. Doç. Dr. Mediha İPEK, Metalografik
İnceleme
3. Metals Handbook, ASM
4. .Prof. Dr. Şadi KARAGÖZ,
Mikroyapısal Görüntüleme ve Tanı
5. Ahmet TÜRK, Hülya DURMUŞ, Malzeme Laboratuvarı
Dersi Deney Föyü, Celal Bayar Üniversitesi, Malzeme Mühendisliği Bölümü, 2013
METALOGRAFİK NUMUNE
PARLATMA VE DAĞLAMA
1.DENEYİN AMACI
Bu deneyde, incelenmek istenilen
numunenin parlatma aşamasındaki işlemler ve bu işlemlerde dikkat edilmesi
gereken konularla birlikte, numunenin dağlanması ve dağlama türleri hakkında
bilgi vermek amaçlanmıştır.
2.TEORİK BİLGİ
Parlatma
Zımparalama işleminden sonra
zımpara çizgilerini yok ederek düz, mümkün olduğu kadar çizik bulunmayan, iyi
yansıtıcı olan bir yüzey elde etmek amacı ile yapılır. Parlatma, zımparalanmış
yüzeyin bir döner disk üzerindeki kumaş üzerine uygulanan aşındırıcı
partiküller vasıtası ile aşındırılarak yapılır. Sürtünmeyi azaltmak için
yağlayıcı da kullanılır. Aşındırıcı partikül boyutuna göre iki gruba ayrılır
Kaba parlatma; aşındırıcı
partikül boyutu 15-3 mikron ve
İnce parlatma; aşındırıcı
partikül boyutu 1 mikron ve aşağısı
Kullanılan aşındırıcılar; alumina
(Al2O3) ve elmas, daha az olarak krom oksit (Cr2O3), magnezyum oksit (MgO),
demir oksit (Fe2O3), seryum oksit (CeO) ile yumuşak malzemelerin son parlatma
kademesine kolloidal silika (SiO2) önemli yer tutar.
Aşındırıcılar, genellikle pirinçten
mamul diskler üzerine yapıştırılmış veya tutturulmuş özel parlatma parlatma
kumaşına tatbik edilir.
Numuneyi tutarken hareket
ettirmenin bazı yararları vardır. Numune diskin dönme yönüne ters yönde hareket
ettirilmeli ayrıca diskin merkezinden dışa doğru ileri-geri gezdirilmelidir. Bu
şekilde; kumaşları üzerine tatbik edilir. Parlatma sırasında numune ile
aşındırıcı (kumaş) arasında sürtünmeden ileri gelebilecek ısınmayı engellemek
için su, yağ gibi yağlayıcılar kullanılır. Parlatma kumaşı numuneye karşı
aşındırıcıyı tutabilmelidir, tüylü ya da tüysüz kumaşlar kullanılır. Kaba
parlatma kademesinde yüksek kesme hızı, maksimum aşındırıcı teması ve düşük
rölyef için çadır bezi, naylon ve ipek gibi tüysüz ya da kısa tüylü kumaşlar
tercih edilir. İnce parlatma kademesinde keçe, kadife gibi tüylü kumaşlar
tercih edilir (kısa, orta ya da uzun olabilir, farklı sertlikte fazlar içeriyor
ise kısa tüylü kumaşlar tercih edilir). Parlatma işleminde numune, tavsiye
edilen kumaşlarla kaplı parlatma diske tutulur ve zaman zaman alümina solusyonu
(veya diğerleri)
- Aşındırıcının disk yüzeyine
homojen bir şekilde dağılımı ile parlatma kumaşının homojen yıpranması
sağlanır,
- Özellikle kalıntı, porozite ve
ince çökelti fazı içeren numunelerde görülen ve yönlenmiş parlatmadan
kaynaklanan "kuyruklu yıldız" görünümü engellenir.
Başarılı parlatma işleminden sonra
numunenin yüzeyi ayna gibi görünür. Parlatma işlemi sonunda yüzey deterjanlı su
ile yıkanır, alkolle temizlenir ve hava püskürtülerek kurutulur.
Parlatma işlemi
sonucunda elde edilen yüzey bazı malzeme parametrelerinin incelenmesi açısından
uygundur. Bunlar;
ü Dökme demirlerin
türünün belirlenmesi ve grafit yoğunluğu sınıflandırılması
ü Çatlak
incelemeleri
ü Porozite
incelemeleri
ü Metalik olmayan
inklüzyonlar (MnS, FeS, Al2O3 gibi)
ü Bazı kaplamaların
incelenmesi
ü Polarize ışık
aydınlatmasında bazı anizotrop metaller
Fakat parlatılmış yüzeyler ışığı
eşit miktarda yansıttığından yapının detayları gözlenemez;
bunu sağlamak için yapıda kontrast
oluşturmak gerekir; bunun için dağlama yapılır.
Dağlama
Parlatılmış numunelere mikroskopta
bakıldığında, yapıları hakkında bilgi sahibi olmak ender rastlanan bir
durumdur. Parlatmadan sonra ancak, metalik olmayan kalıntılar, porozite,
çatlak, yüzeydeki diğer benzeri kusurlar kolaylıkla görülebilir. Bazı demirdışı
alaşımlarda taneler dağlanmadan önce sadece polarize ışık altında
görülebilmektedir. Bu nedenle parlatmadan sonra numunelerin mikroskopta
incelenmesinde yarar vardır. Parlatılmış numunenin yüzeyi ışığı eşit bir
şekilde dağıttığından yapıdaki ayrıntılar ayırt edilemez. Bu nedenle yapıda
kontrast oluşturulması gerekir. Dağlama numune yüzeyinde kontrast
oluşturulmasıdır.
Malzemelerde gerçek iç yapı
özelliklerini ortaya çıkarmak için metalografide çoğu kez, parlatılmış numune
yüzeyine uygun bir reaktif tatbik edilir. Bu işleme kimyasal dağlama veya
kısaca dağlama (etching) denir. Dağlama ile;
Ø Tane ve tane
boyutu
Ø Faz ve fazların
dağılımı
Ø Deformasyon
Ø Segregasyon
Ø Yüzey işlem ve
derinlikleri (sementasyon, nitrasyon, dekarbürizasyon gibi)
Ø Kaplama tabakaları
gibi mikroyapı ayrıntıları ortaya çıkarılır.
Dağlama fiziksel ya da kimyasal
olabilir
§ Fiziksel dağlama;
ısı veya voltaj uygulanması ile gerçekleştirilir
§ Kimyasal dağlama;
en çok uygulanan yöntemdir, parlatılmış yüzeylerin uygun bir kimyasal çözelti
ile muamele edilmesidir (dağlama)
Dağlama reaktifi, mikroyapı
ayrıntılarını, numunenin yüzeyinden içeriye doğru tercihli olarak çözünmesi
sonucu ortaya çıkarır. Çok fazlı yapılarda farklı fazların veya tek fazlı
alaşımlarda ve saf metallerde farklı doğrultuda yönlenmiş tanelerin dağlama reaktifi
içinde çözünme miktarları şüphesiz farklıdır.
Çok fazlı
alaşımlarda dağlama
Çok fazlı alaşımların dağlanma
mekanizması elektrokimyasal niteliktedir. Numune reaktif ile temas ettiğinde,
yapı bileşenleri (fazlar) arasında potansiyel farkı doğar. Daha yüksek
potansiyelli faz, diğerine kıyasla anodik veya elektropozitiftir ve bu nedenle
dağlama esnasında çözünmeye başlar. Katodik veya elektronegatif olan diğer faz,
daha düşük potansiyele sahip olduğundan, dağlama esnasında herhangi bir
değişikliğe uğramaz. Anodik ve katodik bileşenler arasındaki potansiyel farkı,
elektropozitif fazın genellikle kullanılan dağlayıcı reaktifler içinde uygun
hız ve oranda çözünmesi için yeterli büyüklüktedir. Bu durum aşırı dağlamayı
önlemek bakımından dikkatli kontrol gerektirir. Saf metallerde ve tek fazlı
yapılarda söz konusu potansiyel farkının olmayışı nedeniyle bu malzemeler, çok
fazlı malzemelere kıyasla daha zor dağlanırlar.
Dağlama esnasında anodik fazın
öncelikle çözünmesinden dolayı, bir dereceye kadar çukurlaşma meydana gelir ve
mikroskopta incelendiğinde ışınları yansıtmadığından çözünen bu faz karanlık
görülür. Katodik faz ise, dağlamadan etkilenmediğinden ışınları ayna gibi
yansıtmaya devam eder ve mikroskopta parlak görülür.
Saf metaller ve
tek fazlı alaşımlarda dağlama
Homojen tek fazlı alaşımlar ve saf
metallerin dağlama işlemi çok fazlı alaşımlarınkinden farklıdır. Burada dağlama
mekanizması elektropozitif bir olaya dayanır. Ana metal ile çözünmeyen
kalıntılar veya tane sınırları ile taneler arasındaki potansiyel farkı,
genellikle o kadar belirsizdir ki, dağlamanın etkisi olsa bile, bu çok
küçüktür. Saf bir metal veya tek fazlı alaşımın dağlanması, bir reaktif
tarafından metalin kimyasal olarak çözülmesidir. Her tane, yönlenmesiyle
ilişkili bir hızda çözünür. Netice olarak, yapı tek fazlı olmasına rağmen,
mikroskopta aynı yöndeki taneler, aynı parlaklıkta, farklı yöndeki taneler de
farklı koyulukta görülür. Bu olaya, yönlenmiş tane parlaklığı adı verilir.
Özellikle uzun süre dağlama sonunda bu durum kolayca fark edilir. Tane
sınırları atomik seviyede kusurlu bölgeler olduğundan, tanenin iç kısmına
kıyasla daha yüksek enerjiye sahiptir ve bu nedenle öncelikle çözünerek vadiler
oluşturur. Bu vadilerdeki ışınların dağılması sonucu tane sınırları optik
mikroskopta ince ve karanlık hatlar halinde görülür.
Gerekli dağlama süresinden daha
uzun süre dağlamaya devam edilirse, numunedeki tercihli çözünme tüm numunenin
çözünmesi şeklinde devam eder. Bu duruma aşırı dağlama denir. Aşırı dağlanmış
numune mikroskopta kararmış bir yüzey görüntüsü verir. Böyle bir numune, aşırı
dağlamanın yüzeydeki etkisi kayboluncaya kadar tekrar nihai parlatma çarkına
tutularak parlatılır ve yeniden dağlanır
Dağlama
reaktifleri
Genellikle metalografik numunelerin
dağlanmasında kullanılan reaktifler; su, alkol, gliserin, glikol veya bunların
karışımı olan çözücülerin içinde, organik ve inorganik asitle, çeşitli
alkalilerin ve diğer kompleks bileşiklerin eritilmesi ile elde edilir.
Kullanılan reaktiflerin aktiviteleri ve genel davranışları;
a) Hidrojen iyonu konsantrasyonuna
b) Hidroksil iyonu konsantrasyonuna
veya
c) Reaktifin bir veya daha fazla
yapı bileşenlerini karartma yeteneğine bağlıdır.
Her malzeme için uygun bir reaktif
gereklidir. Çelik ve dökme demirlerde kullanılan bazı dağlama reaktifleri,
aşağıdaki tabloda verilmiştir. Dağlama reaktiflerinin taze olarak hazırlanması
ve bekletilmeden kullanılması daima tavsiye edilir.
Dağlama işlemi, basit bir işlem
olmasına rağmen beceri ister. Dağlama işlemindeki en önemli husus verilen bir
malzeme için önerilen dağlama reaktiflerinden en uygununu seçmektir. İstenilen
sonuca ulaşabilmek için de bu reaktifin kullanılışına ait talimatlara bağlı
kalmak gerekir. Bu talimatlarda, numunenin nasıl dağlanacağı (daldırma, pamukla
silme, elektrolitik vb), dağlama sıcaklığı ve dağlama süresi açık olarak
belirtilir.
Elektrolitik
dağlama
Elektrolitik dağlamada, numune bir
elektroliz hücresinde dağlanır. Elektrolitik dağlama, özellikle paslanmaz
çeliklerin dağlanmasında, kimyasal dağlamaya kıyasla tercih edilir.
Elektrolitik dağlama solüsyonları bileşim yönünden oldukça basit olup, asidik,
bazik veya tuzlu çözeltilerdir. Numune, genellikle anottur fakat bir kaç
katodik dağlama solüsyonu da geliştirilmiştir. Dağlama işleminde genellikle
doğru akım kullanılır ve dağlama, uygulanan voltajla dağlama süresini
değiştirerek kontrol edilir.
Makro dağlama
Makro dağlama, metal ve
alaşımlardaki heterojenliği açığa çıkarmak için kullanılır. Metalografik
numuneler ve kimyasal analiz, malzemedeki heterojenlikleri göstermez. Buna
mukabil makro dağlama;
- Tane boyutundaki farklılaşma,
deformasyon akış izleri, kolonsal yapı, dendritik yapı gibi katılaşma veya
çeşitli mekanik işlemlerden kaynaklanan yapısal kusurların,
- Segregasyon, karbür-ferrit
bantlaşması, göbeklenme (mikrosegregasyon), karbürizasyon veya dekarbürizasyon
gibi bileşimdeki heterojenliklerin,
- Porozite, çatlak gibi fiziksel
kusurların tespitinde kullanılır.
Makro dağlamanın diğer bir uygulama
alanı kaynak yapısının etüdüdür. Makro dağlama ile kaynağın derinliği, çatlak
olup olmadığı ve ısıda etkilenen bölgeler açığa çıkar. Diğer taraftan, ısıl
işlem uygulamasında sert ve yumuşak kısımları birbirinden ayırt etmede, su
verme çatlaklarının ve yüzeyi sertleştirilmiş bölgenin derinliğini saptamada
makro dağlamadan yararlanılır.
Makro dağlama, çelik endüstrisinde
kalite kontrol amacıyla geniş ölçüde kullanılır. Kütüklerin yapısı, segregasyon
ve kalıntıların mevcudiyeti makro dağlama ile saptanır. Dövme alaşımlarında,
dövme izleri takip edilerek en iyi dövme koşulları sağlanır. Diğer taraftan,
ekstrüzyonda, kalıpların dizaynında önem taşır. Makrodağlama için genellikle
400 No'lu zımparaya kadar zımparalamak yeterlidir. Numunenin yüzeyini
parlatmaya çoğu kez gerek yoktur. Makrodağlama reaktifleri çok kuvvetli
olduklarından numunenin yüzeyinde zımparalamadan dolayı hasar gören tabaka
dağlamanın etkisi ile tamamen ortadan kalkabilmektedir.
3.DENEY
MALZEMELERİ VE EKİPMANLARI
1. Zımpara ve Parlatma Cihazı: Metalografik
numunelerin otomatik veya manuel olarak hazırlanması için kullanılır.
2.Optik ve Stereo Mikroskop:
Parlatılan numunelerin yeterlide derecede parlatıldığını kontrol etmek için
kullanılır.
3.Dağlama Esnasında Kullanılan
Kimyasallar
4.DENEYİN YAPILIŞI
Parlatma kademesinde numune
parlatma diskine tutulup ve parlatma süspansiyonu kullanılır,
Parlatma sonunda el ve numune bol
su ile yıkanır,
Numune alkolle yıkanıp kurutulur,
Numuneye mikroskopta 100x büyütmede
bakılarak parlatmanın yeterli olup olmadığına karar verilir (parlatma yeterli
değilse, parlatma işlemine devam edilmelidir),
Bir parça pamuk masa ile tutularak
dağlayıcı reaktifine batırılır ve numune yüzeyine parlak yüzeyin matlaştığı
görülene kadar sürülür veya numune dağlayıcı reaktife daldırılarak dağlanır.
(Aşırı dağlamamaya dikkat!)
Dağlama görülünce numune derhal bol
su ile yıkanır, ardından alkolle yıkanıp kurutulur.
5.DENEY RAPORU
v Deneyi kısaca
özetleyiniz.
v Parlatmada
kullanılan solüsyonlar ve bu sölüsyonların parlatmaya olan etkileri nelerdir?
v Demir ve demirdışı
malzemelerde kullanılan dağlayıcalar ve bunların malzeme üzerindeki etkilerini
kıyaslayınız.
v Termal dağlamanın
tanımı ve kullanım alanlarını açıklayınız.
6.KAYNAKLAR
1. Prof. Dr. Fazlı Arslan,
Metalografi Laboratuvarı Deney Föyü
2. Prof. Dr. Sakin ZEYTİN-Doç. Dr.
Akın AKINCI-Yrd. Doç. Dr. Mediha İPEK,
Metalografik İnceleme
3. Metals Handbook, ASM
4. Ahmet TÜRK, Hülya DURMUŞ, Malzeme Laboratuvarı
Dersi Deney Föyü, Celal Bayar Üniversitesi, Malzeme Mühendisliği Bölümü, 2013
1.DENEYİN AMACI
Daha önceden metalografik
işlemlerle yüzeyi hazırlanan malzemenin, mikroyapısı, tane boyutu, malzemenin
tarihçesi ve malzeme üzerindeki deformasyonu tayin edip, bu parametreler
hakkında yorum yapabilmek.
2.TEORİK BİLGİ
Mikroskobik
inceleme
Dağlanan malzeme mikroskop altında
incelenerek yapıları hakkında bilgi edinilir. Metalografik incelemede
genellikle ışın mikroskobu kullanılır. Metalleri incelemede kullanılan bu
mikroskoba metal mikroskobu da denir. Genel itibari ile ele alınacak olursa
objektif, oküler ve aydınlatma sistemi olmak üzere üç ana bölümden oluşur.
Büyütme miktarı objektif ve okülerin büyütme değerlerinin çarpımı ile bulunur.
Metal mikroskop ile;
Numunedeki fazların özellikleri,
Dağılımları,
Tane sınırları,
Porozite, kalıntı ve çatlaklar
gibi çeşitli yapılar incelenir.
Stereo mikroskop ile numunenin bir
bölgesi veya tamamı daha düşük büyütme oranları ile incelenerek;
Numunede imalat yöntemi ile
meydana gelmiş (ısı tesiri bölgeleri, yönlenmeler,
katmerler) olan yapısal
değişiklikler
Çeşitli makro hatalar (çatlak,
gözenek, boşluk, cüruf kalıntısı vs.) incelenir.
Bunların yanı sıra mikroskobik
incelemelerde SEM (Scanning Electron Microscope) yada TEM (Transmission
Electron Microscope) gibi mikroskoplarda kullanılabilir. Bu mikroskoplar ile
50.000-100.000…..1.000.000 arasında büyültmeler sağlanır.
Optik Mikroskop
(Işık -Metal- Mikroskobu)
Işık mikroskobu, incelenen
numunenin mikroyapısının ince detaylarını tanımak ve açığa çıkarmak için
çeşitli merceklerin kombinasyonu şeklinde dizayn edilmiştir. Deney için
hazırlanan parçaların yüzeyleri 5-10-20-40…100-2000 arasında büyültülerek
incelenebilir. Metal mikroskobu gelen ışınla numuneyi aydınlatır (yansımalı
ışık mikroskobu). Bazı mikroskoplar ise ışığın numuneden geçerek aydınlatması
üzerine dizayn edilmiştir(geçirmeli ışık mikroskobu). Bu tür mikroskoplarda
ince kesit incelenir ve daha ziyade biyolojik çalışmalar için kullanılmaktadır.
Bir metal mikroskobu geçirgen
olmayan yüzeylerin incelenmesi için dizayn edilmesi ile bir biyolojik
mikroskoptan ayrılır. Metal mikroskobunda, ışık numuneden yansıdıktan sonra
görüntü oluşturulur; halbuki biyolojik mikroskopta, ışık numuneyi geçtikten
sonra görüntü oluşur.
Metal mikroskobu sadece iki boyutlu
görüntü sağlar; malzemenin yapısı hakkında enstrümantal analiz yeteneğine sahip
değildir. Uzmanın tecrübesi çok önemlidir. Eğer, yeterince tecrübeli değilse,
yapıların doğru analizi için bilenlere danışılması, daha önce oluşturulan
arşivlerin taranması ve konu ile ilgili kitap ve el-kitaplarının incelenmesi
gerekir. Uzman, eğer mümkün ise, malzemenin kimliği ve üretim tarihçesi
hakkında bilgi sahibi olmalıdır.
Görüntü analizörü gibi ek
donanımlar, optik mikroskobun kullanım alanını genişletip değerlendirme
avantajları sağlamış olmakla beraber, kimyasal analiz anlamında hiçbir ilave
kolaylık getirmezler. Tanımlama, sadece kullanıcının yeteneklerine kalmıştır. Tüm
bunlara karşılık, optik mikroskop çok kolay olan kullanımı ve genel bir bakış
sağlama noktasındaki avantajları nedeniyle halen çok sık kullanılan bir
inceleme tekniğidir.
Demir-Karbon
Alaşımlarında Mikroyapı Tanımlaması
Dünyada en çok üretilen metalik
malzeme demir-çelik grubu malzemelerdir ve 2011 yılında toplam demir-çelik
üretimi 1.650 milyon ton mertebesinde olmuştur. Bunun içerisinde Türkiye’nin
payı 34 milyon ton civarındadır ve Türkiye dünyanın en büyük 10. demir-çelik
üreticisi konumundadır. Metalik malzemeler arasında demir çeliğin hali hazırda
hiçbir rakibi yoktur ve uzun yıllar daha egemenliği sürecektir.
Demir çelik ürünlerinin bu derece
yüksek üretimi ve rakipsizliği yanında önemli bir avantajı da çok sayıda farklı
kalitede üretilebilmesidir. Muhtemelen üretilebilen tüm demir çelik
kalitelerini sınıflayabilen hiçbir kitap, ansiklopedi, elkitabı vb yoktur. Bu
karmaşıklığın içerisinden çıkmak için, demir çelik grubu malzemeler belirli
standartlara uygun olarak ve belirli kalite gruplarında üretilmektedir.
En basitinden, demir-çelik grubu
malzemeler alaşımlı ve alaşımsız olarak iki sınıfa ayrılabilir. Bu çok
kullanılan bir sınıflandırmadır, ancak bir çeliği tanımlamak için asla yeterli
değildir. Zira, bu tür bir sınıflandırmada kullanılan kriter çelikteki “alaşım
elementi” miktarıdır. Alaşımlı-alaşımsız ayrımı için kabul edilen alaşım
elementi miktarı ise ağ. % 5’tir. Yani % 5’in altında alaşım elementi içeren
çelikler alaşımsız sınıfına girer. Bu grup içerisinde de karbon çelikleri ve az
alaşımlı çelikler bulunur. Karbon çelikleri Fe, C, Mn, Si gibi elementleri
bulundurur. Manganez ve silisyum her çelikte bulunan elementlerdir ve Mn %1,5’i
ve Si % 1’i aşmadığı sürece alaşım elementi sayılmaz.
Alaşım elementleri çeliğin
niteliklerini artırmak için kasten katılan elementlerdir. Bunlar Cr, Ni, Mo,
Al, Cu, Ti, W, Co, Nb, V, N gibi elementlerdir ve alaşım elementi
sayılabilmeleri için çelikte en az bulunmaları gereken ve her element için
değişen bir alt sınır değerleri vardır.
Alaşım elementlerinin varlığı
çeliğin yapısını çok etkiler. Çeliğin yapısı aynı zamanda soğuma hızı,
uygulanan termal ve mekanik işlemler ile de değişir. Tüm faktörler göz önüne
alındığında, çok sayıda farklı yapının oluşacağı ve bu yapıların tanımlamasının
oldukça zor olduğu anlaşılabilir. Burada yapı tanımlaması için ana faktörler
göz önüne alınacak ve ona göre temel bir tanımlama yapılacaktır.
Çeliğin yapısını tanımlayabilmek
için Fe-C denge diyagramı tam olarak bilinmelidir. Ne yazık ki, Fe-C denge
diyagramının hakkıyla bilinmesi yapı tanımlaması için yeterli olmaz. Zira Fe-C
denge diyagramı sadece demir ve karbon içeren alaşımların yapılarını çok
yavaş soğuma şartlarında göstermektedir. Gerçek çelikler, Fe ve C’a ilave
olarak, her zaman Mn ve Si ile S ve P da içerirler. Ayrıca kasten katılan
alaşım elementleri de yapıda bulunur. Bunun dışında, denge diyagramları çok
yavaş soğuma şartlarında elde dilmiştir. Ancak endüstriyel alaşımlar genellikle
hızlı soğuma ile üretilirler. Bu değişkenler ve daha fazlası alaşımların
yapılarının denge diyagramında gözükenlerden farklı olmasına yol açar.
Bu bakımdan, katılan alaşım
elementlerinin Fe-C denge diyagramını nasıl değiştirdiği, yüksek sıcaklıktan
soğuma sırasında hangi fazların oluştuğunu bilmek de en az denge diyagramını
bilmek kadar önemlidir. Dolayısıyla, Fe-C denge diyagramı, alaşım elementlerinin
etkilerini gösteren diyagramlar ile yüksek sıcaklıktan soğuma sırasında yapı
değişimlerini gösteren diyagramlar (TTT diyagramları ve SS diyagramları) yapı
tanımlamalarında göz önünde bulundurulmalıdır.
Fe-C Denge
Diyagramı
Çelik temelde bir Fe ve C
alaşımıdır. Demir 1535oC’de ergiyen bir metalik elementtir. Oda
sıcaklığından ergime sıcaklığına kadar 3 farklı kristal yapıya sahip olur. Oda
sıcaklığı ile 912OC arasında HMK
yapılı, 912 ile 1398OC arasında YMK
yapılı ve 1398 ile ergime sıcaklığı olan 1535OC arasında ise
tekrar HMK yapılı demir bulunur. Yani, demir allotromorfik dönüşüm gösterir.
Demir saf halde düşük mekanik özelliklere sahiptir ve önemli bir mühendislik
malzemesi değildir. Demire karbon ilavesi demirin mekanik özelliklerini çok
etkiler ve demir böylece dünyanın en mukavemetli malzemelerinden biri haline
gelir.
Şekil 1’de Fe-C denge
diyagramı verilmiştir. Bu denge diyagramı üzerinde α (alfa), у (gama), δ
(delta), sıvı ve sementit (Fe3C) fazları ile ledebürit (у + sementit) ve perlit
(α + sementit) karışım yapıları bulunur. Ayrıca 3 dönüşüm reaksiyonu meydana
gelir:
Ø Peritektik
Reaksiyon:
1494OC’de ağ. %0,15 C
miktarında gerçekleşir. Peritektik
reaksiyon
δ + Sıvı à
γ
şeklindedir ve osteniti oluşturur.
Ø Ötektik Reaksiyon: 1145OC’de % 4,3 C
miktarında oluşur. Ötektik reaksiyon
Sıvı à γ + Fe3C şeklinde
olur ve ledebürit (γ + Fe3C) yapısını oluşturur.
Ø Ötektoid
reaksiyon: 727OC’de 0,8 C
miktarında oluşur ve γ à α + Fe3C ile perlit (α + Fe3C)
yapısı oluşur.
Fe-C sisteminde bulunan fazlardan
üç tanesi (alfa, gama ve delta) katı çözelti fazlarıdır:
- α (alfa): Ötektoid
reaksiyon sırasında oluşur. 727oC’de en çok % 0,022 kadar karbon çözündürür.
- γ (gama): Ötektik
reaksiyon sırasında oluşur. 1145oC’de en çok % 2,1 kadar karbon çözündürür.
- δ (delta): Peritektik
reksiyona katılır. 1493oC’de en çok % 0,1
C çözündürür.
Fe-C alaşımları yavaş soğutulduğu
takdirde, Fe-C denge diyagramındaki yapılar oluşacaktır. Alaşım elementi
ilavesi başka fazların da yapıda bulunmasını sağlayabilir. Alaşımın karbon
içeriğine bağlı olarak oranları değişmekle birlikte, Fe-C denge diyagramına
göre, oda sıcaklığında α + Fe3C bileşenlerinden oluşacak yapıya sahip bir
malzeme bulunacaktır. Ancak biraz daha ayrıntıya girildiğinde yapılar daha
belirgin hale gelir.
Fe-C alaşımının C miktarı ağ.
%2,1’i aşınca malzeme artık çelik olarak isimlendirilmez. Bu malzemeler dökme
demir adını alır. Gerçekte dökme demirlerin karbon içeriği ağ. % 2,5-4,5 C
arasında bulunur. Bu malzemelerin yapısı çeliklerden farklıdır
Aşağıda değişik bileşime sahip Fe-C
alaşımlarının soğuma ve mikroyapı görüntüleri verilmiştir.
Şekil 3.. Ötektoid bileşime
Fe-C alaşımının oda sıcaklığındaki yapısı.
Şekil 5. Fe-C alaşım
sisteminde hızlı(denge dışı) soğuma ile oluşan yapılar.
a)Beynit, b)martensit
MALZEME METALOGRAFİK DENEYLERİ X
*********************** MALZEME METOLOGRAFİK MUAYENELER ***********************
-
NUMUNE ALMA VE ZIMPARALAMA 1.DENEYİN AMACI Bu deneyde incelenmek istenen malzemeden alınacak olan numunenin özellikleri, elde edi...